Beyaz yakalı çalışanlar, son yıllarda sadece ekonomik kriz ve enflasyonla değil, aynı zamanda şirketlerin kapalı kapılar ardında yaptığı gizli anlaşmalarla da mücadele ediyor. Özel sektör, iş gücünü koruma adına rekabete aykırı uygulamalara yönelirken, çalışanlar giderek daha büyük bir çıkmaza sürükleniyor. Şirketlerin ise çalışan maaşları ve yan haklar konusunda örtülü anlaşmalar yaparak piyasayı dengeleme çabası, Rekabet Kurumu’nun radarına takılabilir. Bu tür uygulamalar, rekabeti kısıtlayıcı davranışlar olarak değerlendirildiğinde, ciddi idari para cezalarına ve hukuki yaptırımlara yol açabilir. Şirketlerin, rekabet hukuku çerçevesinde hareket etmeleri ve adil piyasa koşullarına uygun stratejiler geliştirmeleri büyük önem taşıyor.
- Mavi Yaka Önceliklendirilirken Beyaz Yaka Geri Plana Atılıyor.
- Beyaz Yakada Sessiz Sıvışma, Beyin Göçü ve Plaza Eylemleri Artıyor.
- Şirketler Rekabet Kuralları Dışına mı Çıkıyor?
- Rekabet Kurumu’nun Daha Önceki Müdahaleleri ve Ocak Zamları
- Beyaz Yaka İçin Gelecek: Fanustan Çıkış Var mı?
- Rekabetin Korunması ve İş Gücü Piyasaları
- İş Gücü Piyasalarında Rekabetçi Bir Yapı Nasıl Sağlanır?
- Neler Olabilir?
2025 Şubat’tayız. Piyasada neler oluyor?
Mavi Yaka Önceliklendirilirken Beyaz Yaka Geri Plana Atılıyor.
- İş dünyası, mavi yakada eleman bulamama sorunu nedeniyle bu çalışanlara düzenli ve yüksek zamlar yaparken, beyaz yakaya yapılacak zamlar durma noktasına geldi.
- Şirketler, daralan pazarda ayakta kalmaya çalışırken işten çıkarmaların arttığı görülüyor. Beyaz yakada bir kişi 2-3 kişilik iş yapmaya başladı.
Beyaz Yakada Sessiz Sıvışma, Beyin Göçü ve Plaza Eylemleri Artıyor.
- Beyaz yaka çalışanlar için en büyük risklerden biri enflasyon karşısında reel ücretlerin erimesi. Özel sektörde ücretlerin asgari ücrete yaklaşması, özellikle orta ve üst düzey pozisyonlarda çalışanlar için büyük bir tatminsizlik yaratıyor.
- Şirketlerin enflasyon oranında zam yapmaması beyaz yakalılar arasında hoşnutsuzluğun artmasına neden olurken, bu durum “sessiz sıvışma” (quiet quitting) olarak bilinen düşük motivasyon ve verimsiz çalışma eğilimini güçlendiriyor.
- “Neden okuduk?” sorusu daha fazla soruluyor, çünkü maaş farkı kapanırken, yükseköğretim mezunları mavi yakadan daha az kazanmaya başlıyor.
- Çoğu beyaz yakalı çalışan Ocak maaşını bilmeden çalıştı. Şirketler, belirsizliği yönetmek için zam oranlarını açıklamayı erteledi, bu da çalışanlar arasında büyük bir tedirginlik yarattı. Çalışanlar, maaşlarına ne kadar zam geleceğini bilmeksizin işe devam etmek zorunda kaldı.
- Ekonomistlerin plaza eylemlerinin artacağı ve beyin göçünün hızlanacağı yönündeki öngörüleri, şirketlerin mevcut çalışanlarını elde tutmasını zorlaştırmaya başladı.
“Şirketler bu duruma stratejik bir çözüm getirdi: Tüm şirketler aynı şartları sağlarsa, çalışanlar daha iyi bir alternatif alternatif olduğunu düşünmeyecek ve yerlerinde kalacaktı. Böylece rekabet değil, kontrollü bağlılık(!) sağlanmış oldu.”
Şirketler Rekabet Kuralları Dışına mı Çıkıyor?
Plaza ortamlarında aynı bina içindeki farklı şirketler, gizli toplantılar yaparak maaş ve yan hakları aynı seviyeye getirmeye başladı. Amaç, çalışanların farklı şirketlerde daha iyi imkanlar olduğunu düşünerek iş değiştirmesini engellemekti.
Bununla birlikte ;
- Zam oranları standartlaştırıldı, böylece şirketten şirkete geçişin cazibesi azaltıldı.
- Benzin, yemek kartı, özel sağlık sigortası gibi yan haklar tüm şiretlerde kesildi veya aynı seviyeye indirildi.
- Kimse daha iyi bir alternatifin olduğunu bilmemeliydi, çünkü o zaman çalışanlar yer değiştirebilirdi.
- Sonuç olarak herkes aynı ekonomik koşullarda sıkıştı, ve çalışan mutsuzluğu tüm yılların en üst seviyesine geldi.
Bu konu 2025 Ocak zamlarıyla tekrar gündeme geldi. Çoğu beyaz yakalı, maaşına ne kadar zam geleceğini bilmeden çalıştı ve ay sonunda plazada çalışılan şirket fark etmeksizin herkes aynı oranları aldı. Bu da yine Rekabet Kurumu’nun geçmiş tarihlerde yayımladığı “İş Gücü Piyasalarına Yönelik Rekabet İhlalleri Hakkında Kılavuz”u hatırlattı.
Rekabet Kurumu’nun Daha Önceki Müdahaleleri ve Ocak Zamları
- Şirketler, rekabetin önüne geçerek toplu şekilde maaş ve hak belirleme yoluna giderek adil bir piyasa düzenini bozmaya başladı.
- Çalışanlar daha iyi şartlar sunan başka şirketlere geçmek yerine suni bir maaş fanusunda tutulmaya başladı.
- İş dünyası ise bu durumu “krizin gerekliliği” olarak sunmaya başladı, ancak gerçek şu ki beyaz yaka çalışanları için alternatifler bilerek ve isteyerek sınırlanıyordu.
Beyaz Yaka İçin Gelecek: Fanustan Çıkış Var mı?
- Eğer Rekabet Kurumu şirketlerin bu tür örtülü anlaşmalarını denetler ve müdahale ederse, iş piyasasında hareketlenme yaşanabilir.
- Şirketlerin nitelikli çalışanlarını tutmak için yan hakları geri getirmesi ve maaş farklılaştırmasına gitmesi gerekebilir.
Sonuç olarak, beyaz yaka çalışanlar ekonomik sıkışmışlığın yanında, rekabetin de bilinçli olarak engellendiği bir sistemin içinde çalışıyor. Ocak zamlarıyla bir kez daha gördük ki, şirketler ellerindeki çalışanları kaçırmamak için rekabeti değil, işçiyi kısıtlamayı seçiyor. Ancak bu düzen sürdürülebilir mi? Eğer çalışanlar ve denetleyici kurumlar devreye girmezse, plazalar fanustan çıkamayacak.
Peki Denetimlerin Dayanağı Ne?
Rekabet Kurumu “İş Gücü Piyasalarına Yönelik Rekabet İhlalleri Hakkında Kılavuz” u yayımlamıştı. Bu kılavuz ile iş gücü piyasalarının yapısal sorunlarına ve rekabet ihlallerine dikkat çekilirken, bu kılavuz iş gücü piyasalarının nasıl daha adil ve verimli bir yapıya kavuşabileceği konusunda yol gösterici bir rehber niteliğinde. Peki Rekabet Kurumu’nun iş gücü piyasalarına dair tespitleri ve kılavuzda öne çıkan konular nelerdi? Hatırlayalım.
Rekabetin Korunması ve İş Gücü Piyasaları
Rekabetin korunması, ekonomik düzenin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir unsurdur. İş gücü piyasalarında sağlıklı bir rekabet ortamı, hem çalışanların haklarının korunması hem de işverenlerin sürdürülebilir büyüme hedefleri için kritik bir öneme sahiptir. Rekabet Kurumu’nun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde yayımladığı kılavuz, iş gücü piyasalarında rekabet ihlallerini ve bu ihlalleri önleme yöntemlerini detaylandırmaktadır.
Kılavuzda özellikle şu noktaların altı çizilmektedir:
- İş gücü piyasalarındaki yoğunlaşma: İşveren sayısının sınırlı olması, çalışanların iş değiştirme ve pazarlık gücünü düşürmekte, bu da iş gücü piyasalarında tekelleşme eğilimlerini artırmaktadır.
- Kartelleşme tehlikesi: İşverenler arasında yapılan gizli anlaşmalar (örneğin, ücret sabitleme veya çalışan geçişini engelleme gibi) rekabeti ciddi anlamda baltalamaktadır.
- Çalışanların örgütsüzlüğü: Özellikle yoğunlaşmanın yüksek olduğu sektörlerde çalışanların örgütlü bir şekilde hareket edememesi, işverenlerin pazarlık gücünü artırmaktadır.
İş Gücü Piyasalarında Rekabetçi Bir Yapı Nasıl Sağlanır?
Rekabet Kurumu’nun kılavuzu, iş gücü piyasalarında rekabetin sağlanması için şu temel prensipleri önermekteydi.
- İşverenlerin rekabetçi davranışları teşvik edilmelidir. İşverenlerin çalışanlara en iyi ücret ve çalışma koşullarını sunması, adil rekabetin temelidir.
- Çalışanların iş fırsatlarına eşit erişimi sağlanmalıdır. Çalışanların, niteliklerine ve beklentilerine uygun işlere erişiminin önü açılmalıdır.
- Rekabet ihlallerine karşı sıkı denetim uygulanmalıdır. Özellikle işverenler arasındaki kartelleşme veya gizli anlaşmaların önüne geçilmesi gerekmektedir.
Kılavuz, bu prensipleri hayata geçirmek için hem işverenlere hem de çalışanlara rehberlik etmeyi amaçlamakta ve rekabeti koruma konusunda bilinç oluşturmayı hedeflemektedir.
Neler Olabilir?
Rekabet Kurumu’nun yayımladığı “İş Gücü Piyasalarına Yönelik Rekabet İhlalleri Hakkında Kılavuz”, iş gücü piyasalarındaki dengesizliklerin ve ihlallerin nasıl önlenebileceğine dair kapsamlı bir yol haritası sunmaktadır. Kılavuzda ele alınan ilkeler, yalnızca piyasa etkinliğini artırmayı değil, aynı zamanda çalışanların haklarını da korumayı amaçlamaktadır.
Adil ve rekabetçi bir iş gücü piyasası, yalnızca ekonomik büyüme için değil, toplumsal refah ve sürdürülebilirlik için de kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, Rekabet Kurumu’nun bu alandaki çalışmaları, iş gücü piyasalarının geleceğini şekillendirmek adına önemli bir adımdır. Hem işverenlerin hem de çalışanların bu rehberden faydalanarak adil rekabetin tesisi için sorumluluk alması gerekmektedir.
Bu kapsamda Rekabet Kurumu bu süreci denetlerse, beyaz yakalılar nihayet nefes alacak, iş piyasasında hareketlilik sağlanacak ve ekonomik dengeler yeniden kurulacaktır.